14 Aralık 2011 Çarşamba

1. hafta parmak boyası.



ERKEN ÇOCUKLUK VE ÖZEL EĞİTİM İLKELERİ VE KURUMLARI SAYFA 31

ORTAM ÇOCUKLARIN BÜYÜK KAS GELİŞİMİ İÇİN YETERLİ Mİ ?

--Yeterlidir. Ortam 3 tekerlekli bisiklet vb. büyük kas gelişimi için uygun materyaller mevcuttur.

ÇOCUKLARIN GRUP ÇALIŞMALARI İÇİN ORTAM YETERLİ Mİ ?

--Evet yeterli araç gereç vardır

GRUPTAKİ ÇOCUK SAYISINA UYGUN ALAN AYRILMIŞ MI ?

--Evet büyük ve ferah bir ortam vardır.

RAFLI DOLAPLAR VAR MI ?

--Evet çocukların boylarına uygun raflı dolap vardır.

DOLAPLARDAKİ MALZEMELER ÇOCUKLARIN KOLAYCA ULAŞABİLECEĞİ ŞEKİLDE KONULMUŞMUDUR ?

--Evet boylarına göre ayarlanmıştır

HER  ÇOCUĞA YETECEK MALZEME MEVCUT MU ?

--Evet her çocuk için sayılı şekilde araç gereç vardır.







ERKEN ÇOCUKLUK VE ÖZEL EĞİTİM İLKELERİ VE KURUMLARI SAYFA 23

Bina Özellikleri : 
- Güneş görüyor
- Tek katlı
- Pencere ve kapılar demirli 
- Elektrik kabloları kapanmış şekilde yer alıyor
- Tüm sivri şeyler zımparalı 
- Zemin kaymayan bir parkeden yapılı
 
Binanın Yeri :
 Çıkmaz sokağın başında yer alıyor araba geçmiyor ve binalara gayet yakın.Gürültüden uzak sakin bir yerde yer alıyor etrafında baz istasyonu gibi şeyler yok az ilerisinde koru var çocuklar bazen buraya gezi düzenliyorlar parkı ve bahçesi geniş gayet güzel bir yerde.

Yapı Özelliği :
- Tek katlı bir bina
- Ses ve ısı yalıtımı olan bir bina
- Binanın çevresi parmaklıklarla çevrili
- Boya kaliteli
- Koridorları geniş 
- Pencere ve kapılar demirli gayet güvenli 
- havalandırma için pencerelerin üst kısımları açılıyor.





MÜZİK ETKİNLİĞİ


















Müzik Etkinlik Planı 

Anaokulu : Özel Güldeste Çocuk Yuvası Sınıf : Minik Kalpler 
Yaş Grubu : 5-6 yaşKonu Tema : Sağlık
Şarkı Adı : Tombik Eller
Materyel : Kullanmadık
Mekan : SınıfSüre : 10 dk 
Şarkı : 
Ellerim tombik tombik 
Kirlenince ne komik 
Kirli yüzler sevilmez, 
Güzelliği görülmez 
Saçlarım bakım ister 
Hele dişler,hele dişler 
Kirlenmesin kulaklar 
Uzamasın tırnaklar 
Çok koşup da terleme 
Soğuk sulardan içme 
Sonra hasta olursun 
Arayıp doktor bulursun
Doktor gelir odana 
iğne yapar popona
Ay ay diye bağırma
Koşup anneni çağırma

Değerlendirme : 
Öğretmen : Etkinlik sorunsuz işlendi.
Öğrenci : Öğrencilerin etkinliğe katılması gayet güzeldi
 Program : Çocukları motive edecek şekilde hazırlanmıştır.



MÜZİK SAYFA 4

GÜLDESTE ÖZEL ÇOCUK YUVASINDA UYGULANAN MÜZİK ETKİNLİKLERİ :


Uygulanan Müzik Etkinlikleri


- Ritm Çalışmaları
- Ses açma çalışmaları ( balon şişirmek,çorba üflemek vb..)
- Ses Dinleme
-Şarkı söyleme
- Müzik Dinleme
- Müzikli Öykü
- Yaratıcı Dans 
 
Aile Yapısı ve Önemi
Aile yapısı araştırması

Toprağın pay edilmemesi ve malın aile içinde kalması söz konusu olduğunda akraba evliliği oldukça yaygındır. Bu tÜr evlenmeler kuşak kuşak iç içe devam ettiği için genetik bozukluklara neden olmaktadır. Bu durum, toplumda özürlü çocuk sayısını artırmaktadır.
Geniş ailede gelenek, örf ve adetlere bağlılık hastalıkların tedavisinde ve sağlığın korunmasında olumsuz etkiler yapmaktadır. Hastalıkların iyileştirilmesi için aile önce geleneksel yöntemlere başvurmaktadır. Bu yolla sorunu çözümleyemediği, yani sağlığına kavuşamadığı zaman bir sağlık örgütüne gitmektedir. Hastalığın tedavisinde zaman kaybı olduğu için zaman zaman kötü sonuçlar görülmektedir
Aile bireylerinden herhangi biri hastalandığı zaman bireyin tedavisi için sağlık örgütüne götürülmesi ve önerilerin yerine getirilmesi aile reisinin iznine bağlıdır. Çünkü, alım gücü ve karar verme yetkisi aile reisine aittir. Eğer aile reisi saptanan sağlık sorununun önemini kavrayamaz ise gerekli önlemleri almaz. Bu da aile sağlığının bozulmasına neden olur.
a) Geniş Aile Yapısı ve Sağlıkla İlişkisİ
b) Çekirdek Aile Yapısı
c) Göçebe Aile Yapısı ve Sağlık ile İlişkisi
d) Gecekondu Aile Yapısı ve Sağlıkla İlişkisi






BOŞANMA ORANLARI..


Yılın ilk çeyreğinde istatistiki bölge birimleri sınıflamasına (İBBS) göre, evlenme ve boşanma sayıları şöyle:
.                                      Boşanma            Evlenme
İBBS (1. Düzey)          2009     2010        2009       2010
--------------                 ------      ------        -------       -------
Türkiye                     29.372   30.773     107.524    96.841
İstanbul                     6.373    6.448      16.414      15.958
Batı Marmara             1.376    1.471       3.309         3.060
Ege                            5.412    5.899      11.652      11.374
Doğu Marmara           2.615    2.960       7.300         7.187
Batı Anadolu              3.476    3.696       6.979         6.929
Akdeniz                     4.167    4.388      16.863       14.176
Orta Anadolu             1.648    1.616       5.189         4.773
Batı Karadeniz           1.677    1.583       4.835         4.907
Doğu Karadeniz           574      602       2.884           2.491
Kuzeydoğu Anadolu     319      346       5.269           4.151
Ortadoğu Anadolu        562      555       7.407           6.790
Güneydoğu Anadolu  1.173    1.209      19.423      15.045

2010 yılının 1. döneminde evlilik süresine göre boşanmalar şöyle:
Evlilik Süresi (yıl)      Sayı      Yüzde
  --------------------     ------      -----
Toplam                   30.773   100,0
1 yıldan az               1.054       3,4
1-5                         11.372    37,0
6-10                         6.283    20,4
11-15                       4.488    14,6
16                            7.488    24,3
Bilinmeyen                    88     0,3

ÇOCUK BESLENMESİ SAYFA 47 ANNENİN DÜZENLİ VE DENGELİ BESLENMEME NEDENLERİ

ANNENİN DÜZENLİ VE DENGELİ BESLENMEME NEDENLERİ

Hamilelik döneminde anne adayları sağlıklı ve dengeli beslenmeye her zamankinden daha fazla önem göstermeli.

Anne Adayları Nasıl Beslenmeli
Yapılan araştırmalar, sonucunda görülüyor ki hamilelik süresinde yeterli alınamayan besin öğeleri hem anne de hem de bebekte sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Uzmanlar annelere sağlıklı bebekler için sağlıklı beslenin uyarısında bulunuyor. Hamilelik döneminde almanız gereken besin öğeleri hakkında Sema Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Elif Keskin bilgi verdi.

Gebelikte protein gereksinimi

Kaynakları: Et, süt, yumurta, su ürünleri, kuruyemişler, bakliyat ve hububatlar.
Yeterli ve dengeli beslenme ile günlük protein gereksinimi karşılanabilir. Protein gereksiniminin %60’ı biyolojik değeri yüksek proteinlerden karşılanmalıdır. Hayvansal kaynaklı proteinlerin biyolojik değeri daha yüksektir. (Yumurta, et, tavuk, balık )
Bebeğin büyümesi için gebelik boyunca ortalama 950 gr kadar protein depo edilmelidir. Son 6 ayda bebeğin büyümesi hızlandığı için protein gereksinmesi de artar. Bu artış %30 kadardır ve anneden 5 gr/gün protein çekilmektedir.

Gebelikte demir gereksinimi
Kaynakları: Et ve türevleri, sakatat, kurubaklagiller, kuru üzüm, kuru incir, pekmez, yeşil yapraklı sebzeler
Kan değerlerinin yüksek ya da düşük olması ile tıbbi anormallikler, ölü doğum vs. gibi bazı sağlık sorunlarına yol açtığı biliniyor. Bu nedenle genç anemik olanlar başta olmak üzere tüm gebelere demir takviyesi yapılmalı.
Gebelerin demir ihtiyacı yaklaşık 1230 gramdır. Bu açıdan ortalama 1010 gr hariçten demir vermek gerekir. İyi beslenmenin yanında demir takviyesi mutlak gereklidir.

Aneminin Nedenleri..
• Artan plazma hacmi
• Bebek için demir gereksinmesinin artması
• Tahıla dayalı beslenme
• Bağırsak parazitleri
• Yaşam ve çevre koşullarının kötü olması
• Sık ve kötü koşullarda doğum
• Yetersiz ve dengesiz beslenmeye ilaveten aşırı çay kahve tüketimi
• C vitamininin yetersiz alımı
• Çoğul gebelikler,
• Birbirini izleyen sık gebelikler
• Gebelik kanamaları,
• Gebelik bulantı ve kusmaları.

Gebelikte kalsiyum gereksinimi

Kaynakları: Süt, yoğurt, çökelek, pekmez, fındık, kuru baklagiller ve yeşil yapraklı sebzelerdir.
Kalsiyum kemik ve dişlerin yapısında bulunan bir mineraldir. Bebek ortalama 30 gr Kalsiyum depo eder. Diyetle yeteri kadar Kalsiyum alınmadığından artan gereksinim kemiklerden çekilerek karşılanır. Bu da kemik yumuşamasına ve diş çürüklerine neden olur.
Kalsiyum eksikliği nedenleri
• Sık doğumlar,
• Güneş ışınlarından yararlanamama
• Hareket azlığı,
• Yetersiz beslenme
Gebe kadının günlük gereksinimine ek olarak 500 mg/ gün Ca alması gerekir.

İyot gereksinimi

Kaynakları: Deniz ürünleri, zenginleştirilmiş tuzdur. İyot eksikliğinde bebekte gelişme geriliği ve doğumsal anomaliler görülebilir. İyot eksikliği olan bölgelerde en uygun korunma olarak iyot eklenmiş tuz kullanımı önerilmektedir.
A vitamini gereksinimi
Kaynakları: Karaciğer, balık, süt, tereyağı, yumurta sarısı, ıspanak, havuç, domates, yeşil yapraklı sebzeler ve kayısıdır.
A vitamin yağda eriyen bir vitamindir. Eksikliğinde erken doğum, düşük doğum kilosu doğum ve görme kusuru oluşabilmektedir. Yetersiz alındığında demir kullanımının bozulduğu ve aneminin ortaya çıkabileceği doğrultusunda bilgiler vardır. Yüksek dozda A vitamini alan annelerine düşük, bebekte ise yarık damak, kalp hastalıkları gibi durumlara neden olabilir.

C vitamini gereksinimi

Kaynakları: Kuşburnu, yeşil ve kırmızıbiber, turunçgiller, domates ve patatestir.
C vitamini suda eriyen bir vitamindir. Gebelikte vücudu enfeksiyon ve toksinlere karşı korur. Besinlerde pişirme ve hazırlama sırasındaki kayıplar ile kişisel farklılıklar göz önüne alınarak 60 mg/gün C vitamini önerilmektedir.
Folik asit gereksinimi
Kaynakları: Karaciğer, koyu yeşil yapraklı sebzeler, et, yumurta, süt ve türevleri ve tahıllardır.
Folik asit eksikliğinde düşük doğum kilosu ve sipina bifida hasatlığına yola açmaktadır. Gebelere günlük 0.4 mg folik asit önerilmektedir. Folik asit; yetersiz alımından çok besinlere uygulanan işlemler nedeni ile kayıplara uğramaktadır. Fazla alındığında ise vitamin B12 eksikliğine yol açmaktadır.

Çinko gereksinimi

Kaynakları: Et, deniz ürünleri, süt ve türevleri, yumurtadır.
Büyüme ve gelişme protein yapısındaki enzimlerin işlevleri ve üreme için gerekli bir besin öğesidir. Yapılan araştırmalar sonunda Zn eksikliğine bağlı olarak bebekte büyüme geriliği, ölü doğumlar ve doğumsal anomalilerin görüldüğü belirtilmiştir.

ÇOCUK BESLENMESİ SAYFA 34 MENÜ HAZIRLAMA

MENÜ HAZIRLAMA
Vücudumuzdaki sistem ve dokuların sağlıklı ve düzenli işleyebilmesi için ihtiyaç duyulan besin unsurları, protein, karbonhidrat, yağ, vitaminler, madensel maddeler ve suyun belirli miktarlarda ve en fazla özenle hazırlanmış yemekler bile, gelişigüzel zamanlarda, çeşit ve oranlarına dikkat edilmeksizin, yeterli miktarlardan fazla alınırsa, vücuda istenilen yaran sağlamaz. Bu bakımdan, beslenme ilkeleri, yalnızca, besinleri tanımak ve yiyecek hazırlamada çeşitli kuramsal bilgileri edinmek değil, bu bilgilerin en iyi şekilde uygulanmasını ve yiyecek maddelerinden en iyi şekilde yararlanmabilincine sahip olunmasını gerektirmektedir. Bu nedenle, değişik yiyecek maddelerinin içerdikleri besin unsurlarına ve vücudun günlük ihtiyacına göre, yeterli miktarları ve birbirini tamamlayacak şekilde düzenlenen çeşitleri gözönünde bulundurarak, mönü "yemek listesi" ve öğün "yemek zamanının tespit edilmesine aynı oranda önem verilmelidir.

Menü Hazırlama İlkeleri 
1. Bireyin veya grubun besin  öğesi ve ihtiyacı göz önünde bulundurulmalı, buna 
göre besinlerin çeşit ve miktarları belirlenmelidir. 
2. Menü hazırlanırken, besin grupları ve günlük alınması gereken miktarları
gösteren bir beslenme klavuzu bulundurulmalıdır. 
3. Haftalık ihtiyacı karşılayacak besin miktarları belirlenmeli ve menü haftalık 
olarak hazırlanmalıdır. 
4. Satın almada yiyeceklerin besin değeri dikkate alınmalıdır. 
5. Besinler satın alındıktan sonra günlük menü düzenlenmelidir. 
6. Günlük yemek menüsünde,  öğünler birbirini tamamlayacak ve bir bütün 
oluşturacak biçimde düzenlenmelidir. 
7. Bir  öğünde belli bir besin grubuna yer verilmişse, diğer  öğünlerde öteki besin 
gruplarına yer verilmelidir. 
8. Beslenmede bireyin veya grubun beslenme alışkanlıkları ve zevkleri dikkate 
alınmalıdır. 
  9. Yiyeceklerin sunulmasında çevre temizliğinin yanı  sıra, yemek saatini, sosyal 
kaynaşma uyum ve yaşama sevinci uyandıran bir duruma getirilmesi de önemlidir. 
10. Ailenin beslenme  işlerini üstenen bireyin tutum ve davranışları iyi alışkanlıklar 
kazandırıcı nitelikte, bilinçli beslenmenin sağlık ve başarı ilişkisinde inandırıcı ve 
benimsetici olmalıdır. 

GELİŞİM ALANLARI SAYFA 68 PSİKOMOTOR GELİŞİM

PSİKOMOTOR GELİŞİMİNİN 
Tanımı ve Önemi
Çocuk organizmasının en önemli özelliklerinden birisi de sürekli büyüme, gelişim süreci içinde olmasıdır. Bu süreç içerisinde çocuğun gelişimi görünen ve görünmeyen büyüme ile gelişmeyi de kapsar. Motor kelimesi anlam olarak ‘hareket’i ifade eder. Dünyaya gelen her birey, daha anne karnında iken fiziksel olarak gelişmeye başlar. Dünyaya geldiğinde de bu gelişim hızlanarak devam eder. Önceleri refleks olan bu hareketlerin bazıları, refleks olarak ömür boyu devam ederken, bazıları da zamanla organların bilinçli olarak kullanılması ile motor becerilere dönüşür. Nefes alıp vermek ya da göz kırpıştırmak ömür boyu bireyin istemi dışında da olsa devam eden refleksif hareketlerdir. Oysa tek ayak üzerinde sekmek ya da kâğıt kesmek, organların kullanımının bilinçli olması ile yapılan eylemlerdir ve ‘psikomotor gelişim’ içinde değerlendirilirler. Psikomotor gelişim, yaşam boyu devam eden ‘motor’ becerilerde ortaya çıkan davranışların kontrol altına alınması sürecidir. Söz konusu olan davranışlar; duyu organları, zihin ve kasların birlikte çalışması ile ortaya çıkar. Bir anlamda bu davranışların kontrol altına alınmasını sağlayan süreç, ‘psikomotor gelişim’i ifade eder. Psikomotor gelişim, fiziksel büyüme ve merkezi sinir sisteminin gelişimine paralel olarak organizmanın isteme bağlı hareketlilik kazanması olarak tanımlanır.
Motor gelişim farklı değişikliklere uğrasa da bireyin tüm yaşamı boyunca devam eden bir süreçtir. Motor gelişim, düzenli bir sıra izler. Fiziksel gelişim, psikomotor gelişim ile paralel gitmektedir ve birbirinden ayrı  düşünülemez. Bir çocuğun çevresini tanıması ve çevresini yönetme becerisine kavuşma sürecinde ‘motor gelişimi’ son derece önemlidir. Bu süreçte, çocuğun bağımsızlığını tanımasında ve yönetmesindeki rolü de göz ardı edilmemelidir. Bunun yanı sıra çevresine uyum sağlaması ve sosyal faaliyetlerde varlık göstermesi için de ‘psikomotor’ gelişim iyianlaşılmalıdır. Psikomotor gelişimin sağlıklı olması, fiziksel gelişiminin yanı sıra zihinsel,duygusal ve sosyal gelişimlerine de önemli katkı sağlar.


YETENEKLER
 Psikomotor davranışların geliştirilmesi, tüm yaşam boyu sürer. Bu nedenle yüksek
öğretime devam eden öğrenciler, devam etmeyen akranlarına göre daha çok yeni beceri
kazanma ve daha önce kazandıkları becerileri geliştirme olanaklarına sahiptirler. Psikomotor
beceriler, bir işin yapılması sırasında kullanılan bilinçli zihinsel etkinliğin yönlendirdiği
koordineli kas etkinlikleridir. Örneğin el yazısı yazma, daktilo yazma, piyano çalma birer
psikomotor beceridir. Motor yetenek, vücudun bir ya da birden fazla organının katıldığı kas
hareketi ya da işlemidir. Psikomotor öğrenme, çocuğun doğumundan sonra psikomotor
yeteneklerin gelişmesine bağlı kalarak ve yaşı ilerledikçe hızlanarak devam eder. Çocuk
doğduğu anda hareket edebilecek ve bazı psikomotor davranışları yapabilecek durumdadır.
Hatta ana rahmindeyken bile bazı hareketler yaptığı, dış etkilere karşı bazı yalın tepkiler
gösterdiği bilinmektedir. Buna bakarak eğitimciler, eğitim-öğretimin doğumdan önce
başladığını söylerler. Doğumdan sonra psikomotor yetenekler hızla gelişir. Psikomotor
öğrenme, bu yeteneklerin gelişmesine bağlıdır.
Bu psikomotor yetenekler şunlardır: Dikkat, kuvvet, denge, tepki hızı, eş güdüm ve esneklik.

 Dikkat
Dikkat, kelime anlamı ile ‘duygularla düşünceyi, bir olay ve bir nesne üzerinde
toplama’ olarak tanımlanır.
  Kuvvet
Güce karşı koyabilmek ya da direnci yenebilmek için vücudunu etkin kullanan çocuk;
yürüme, koşma, sıçrama, topa vurma, fırlatma gibi hareketleri kuvvetle ilişkili olarak
gerçekleştirir.
  Denge
Denge, belli bir yerde bir hareketi veya pozisyonu sürdürme durumunu devam ettirme
olarak tanımlanabilir
 Tepki Hızı
İnsanların duyu organlarını harekete geçiren ve insanda bir tepkiye yol açan iç ve dış
durum değişikliğine uyarıcı; dışarıdan ya da içeriden gelen uyarıcılara karşı organizmanın
gösterdiği davranış tepki olarak tanımlanır.
 Eş güdüm (Koordinasyon)
Eş güdüm (koordinasyon), belli bir amaca ulaşmak için; bilinçli motor hareketlerin
devamlılığı, ahenkli ve uyumlu çalışması olarak tanımlanabilir
 Esneklik
Vücudun gerektiği zaman öne, yana, geriye ve istenen yönlere eğilmesi; yani esnek
olması gereklidir. Gövdenin, bacakların yeterli esnekliğe sahip olmadığı zamanlarda
psikomotor davranışları öğrenmek mümkün değildir.

 GELİŞİM AŞAMALARI
Refleksif Hareketler Dönemi ( 0 – 1 Yaş)
Refleksin kelime anlamı “dıştan gelen bir uyarı sonucu doğan, irade dışı fiziksel yanıt”.
Yeni doğan, dünyaya pek çok refleksle gelir. Bebek, bu refleksleri isteyerek
yapmakta; hareketlerini kontrol altına alamamaktadır. Bu reflekslerden bazıları, bebek
büyüdükçe ve isteyerek yaptığı hareketler arttıkça ortadan kaybolur. Bazılarına ise yetişkin
döneminde de rastlanabilir. Örneğin ani ışığa gözlerin tepki vermesi gibi.
Refleksler, çocuğun ilk bilgi edinme kaynaklarıdır. Bebek için koruyucu ve
arama/emme refleksleri gibi yiyecek sağlayıcı özellik taşırlar. Sinir sisteminin
olgunlaşmasıyla refleksler, yerlerini istemli davranışlara bırakır. Yaptıkları hareketler bir
amaca yöneliktir; ancak kaba ve kontrol dışıdır. Mesela bebek, bir nesneyi yakalamak
istediğinde tüm gövdesinin katıldığı kaba bir hareket yapar
İlkel Hareketler Dönemi ( 1 – 2 Yaş )
Bu döneme ait hareket yeteneklerinin gelişmesi, hem çevresel faktörlere hem de
olgunlaşma faktörlerine bağlıdır. Olgunlaşma, hareket yeteneklerinin bir sıra izlemesini
sağlar. Çevresel faktörler ise hareket yeteneklerinin ortaya çıkış hızını düzenlerler.
İlkel hareketler döneminin üç temel ögesi; denge, yer değiştirme ve el becerileridir.
Becerili el hareketleri, çeşitli beden bölümleri arasında koordinasyon gerektirir. En temel üç
hareketi, uzanma, yakalama ve bırakma olarak incelenmiştir.
İlkel hareketler döneminde bireysel farklılıklar olabilmesine karşın belli bir sıra
dahilinde gelişim gerçekleşmektedir.
Bu dönemde kazanılan hareketler, çok fazla kontrol gerektirir. Yürümede yeterli hale
gelen çocuk; dikkatini hareketinden, çevreye yöneltir. Herhangi bir engel ile karşılaştığında
hemen seri hareketten diğerine geçerek amacına ulaşmaya çalışır.
Temel Hareketler Dönemi (2-6 Yaş)
Yaşamın ikinci yılından başlayarak yedinci yılına kadar geçen süre temel becerilerin
kazanıldığı dönemdir. Tüm çocukların ortak özellik taşıması ve yaşam için gerekli beceriler
olduğundan ‘temel beceriler’ ismini almıştır. Bunlar koşma, atlama, sıçrama, sekme,
yakalama, fırlatma, topa ayakla vurma gibi hareketlerdir.
İki yaşından sonra temel hareketler kaba bir şekilde ortaya çıkar. Önce çocuk, kendi
bedeninin hareket becerisini anlamak ve bunu denemek için çaba gösterir. Daha sonra bedeni
üzerindeki kontrolü ile hareketlerini daha uyumlu ve kontrollü yapmaya başlar. Dönemin
sonlarında ise çocuk, uyumlu ve kontrollü gelişmiş hareketlerini mekanik yönden etkili
olarak gerçekleştirir. 5-6 yaş döneminde temel beceriler olgunlaşmış olarak görülür.
Çocuğun olgunlaşmasında iyi bir öğretim verilmesi, cesaretlendirilmesinin ve alıştırma
olanağı yaratılmasının önemi büyüktür.


Psikomotor Gelişiminde Bireysel Farklılıklar ve Önemi
Çocuğun gelişimi, bireye ebeveynlerden geçen genlerin yani kalıtımın ve yaşadığı
ortamın (çevresel faktörlerin) etkisi altındadır. Tüm bireyler, kendi gelişim çizgilerinde
belirli bir sırayı izleyerek ilerleme kaydederler. Tüm gelişim dönemlerinde olduğu gibi
motor gelişiminde de dönemlere ilişkin yaş belirlemeleri yalnızca genel sınırlardır. Her
bireyin kendine özgü düşünme, hareket etme, hissetme, konuşma ve anlama biçimi vardır.
Psikomotor gelişim becerileri, genelde gözlenebilir beceriler olduğu için çocukta
gerçekleşen farklılıklar daha somut olarak fark edilir. Örneğin çocuğun geç yürümesi
ailelerde “acaba bir problem mi var?” sorusunu getirir. Oysa fiziksel bir sorun yoksa çocuk
birkaç ay geç olarak bağımsız yürüme becerisini geliştirebilir. Başlangıçta da belirtildiği
gibi psikomotor gelişimdeki farklılıklarda hem çevre hem de soya çekimin etkisi bilinmektedir.
Ebeveynlerden kalıtsal olarak geçen özellikler, her çocuğun büyüme ve gelişme
oranını, boy uzunluğunu, kemik ve cinsiyet yönünden gelişimini tayin eder. Buradaki
bireysel ayrılık, çocuğun kalıtım yolu ile aldığı büyüme özelliklerine; becerileri, öğrenmeye
az ya da çok yetenekli olmasına dayanır.
Çevre; Çocuğun, doğup büyüdüğü çevre de psikomotor gelişmede etkilidir. Aile
yapısı, sosyoekonomik ve kültürel düzeyinin motor gelişiminde etkili olduğu yapılan
araştırmalarda da belirtilmiştir. Ailenin çocuğu motive edici olması korkularını anlaması ve
ona göre tavır takınması pek çok motor becerinin öğrenilmesinde etkilidir. Aynı zamanda
sosyoekonomik düzeyde sağlıklı beslenmenin öneminin olduğu düşünülürse sağlıklı motor
gelişimi becerileri kazanmada ilişkili olduğu gözlenebilir. Sağlıksız koşullar psikomotor
gelişimi engeller.
Çocuğun bulunduğu çevresel ortam da önemlidir. Apartmanlarda hareket kısıtlılığı
yaşayan çocukların, açık havada daha çok oyun oynayan, sportif tesislerden yararlanan
çocuklara nazaran motor becerilerinin daha az gelişmiş olduğu görülür.
Genelde, 6 aydan 1 yıla kadar kazanılan motor yetenek sayısında bireysel farklılıklar
görülmektedir. Bu bireysel farklılıklar, bazı çocukların yeni motor becerileri öğrenmeye
neden hazır olup olmadıklarını açıklayabilir.
1.5. Psikomotor Gelişimin Diğer Gelişim Alanlarıyla İlişkisi
Psikomotor gelişim; düzenli ve sağlıklı beslenme, yaşam şartları, giyim gibi temel
ihtiyaçlarla sıkı sıkıya ilişkilidir. Sosyoekonomik düzeyleri düşük ailelerde, yetersiz ve
dengesiz beslenme sonucunda çocuklar hastalanmaktadır. Yaşadıkları çevre şartlarının
olumsuzluğu, beslenme ve giyim problemleri psikomotor gelişimi olumsuz ölçüde etkiler.
Bu olumsuzluklar çocuğun sadece motor gelişiminde değil; sosyal,duygusal,zihinsel
gelişimlerini de etkilemektedir.
Zihinsel gelişim süreçlerinden olan algısal yetenekler ve beceriler, çocukların hareket
becerilerini kazanmada önemli bir etken olarak rol oynar. Algısal motor yetenekler ve
öğrenmeye hazır olma, olgunlaşmış beceri kavramlarının kazanılmasına ve geliştirilmesine
yardımcı olur. Ayrıca motor gelişim, çocukların beş duyusunun (görme, işitme, dokunma, tat
alma, koklama ) olgunlaşması ile dışarıdan gelen çeşitli uyarıcılara karşı algılayarak tepki
vermesine neden olur.
Motor gelişim; çocukların çevre ile iletişim kurmasında, yaşamlarını devam ettirmede
önemli yer tutar. Çocuklar, motor becerilerini oyun içerisinde keşfederler. Çocuk, oyun
sayesinde diğer bireylerle sosyal iletişime girerek toplum içerisinde sosyalleşir.
Yaratıcılıkları gelişir. Böylece çocuğun kendine olan öz güveni artar, kendini yeterli hisseder
ve olumlu benlik kavramı kazanır.
Benlik kavramı; bireyin kişisel özelliklerini, sınırlılıklarını, nelerden hoşlanıp nelerden
hoşlanmadığını fark etmesi ile ortaya çıkar. Çocuğun sağlığı ve bedensel durumu benlik
kavramının gelişimi ve bütünlüğü üzerinde önemli yer tutar. Ayrıca çocukların psikolojik
ihtiyaçları karşılanıp ruhsal durumları geliştikçe, yeni motor becerilerin de kazanılması daha
yüksek seviyelerde olur.
Görüldüğü gibi psikomotor gelişim, diğer gelişim alanları ile karşılıklı ilişki içerisindedir.
GELİŞİMİ ETKİLEYEN FAKTÖRLER

Gelişim;kalıtım ve çevrenin etkileşmesi sonucu ortaya çıkar.Bu gelişimi kalıtım mı,yoksa çevre mi daha çok etkiler sorusunu ortaya atar.Örneğin;çocuğun ana babasından birine benzemesi kalıtımın daha fazla etkili olduğunu,çocuğun dil gelişiminde ve toplumsal davranışlarında çevrenin daha fazla etkili olduğunu gösterir.  
Kalıtım
Annenin yumurtası ile babadan gelen spermin döllenmesi sonucu “zigot” oluşur ve insan yaşamı başlamış olur.Her hücre gibi,döllenmiş hücrenin de başlıca üç kısmı vardır.(1)Çekirdek, (2)Protoplazma, (3)Zar. Kalıtım bakımından önemli olan çekirdektir.Çekirdeğin içerisinde kromozom vardır.Yumurta ve spermde bulunan 23’er adet kromozomun birleşmesiyle zigotun çekirdeğinde 46 adet kromozom bulunur.Bir kromozomda 20.000 gen vardır.Genlerin yapıtaşı DNA aminoasitleridir. Bütün kalıtımsal özelliklerle ilgili kodlar DNA’dadır.Yüzlerce yumurta ve spermden sadece bir tanesi döllendiğinden dolayı aynı anne ve babadan farklı özellikte çocuklar doğar.
Annenin cinsiyet kromozomu “X”, babanın cinsiyet kromozomu “X” ve “Y”dir.Dişinin (X)’i erkeğin (Y) kromozomu birleşince (XY) kromozomlu erkek,dişinin (X)’i erkeğin (X)’i birleşince (XX) kromozomlu kız birey oluşur.
Genotip ve fenotip canlının kalıtımsal yapısını tanımlar.Genotip canlının ana babasından kalıtımla sahip olduğu genetik kodlamaların genelidir. Fenotip kişinin genotip ‘inin göstergesidir.
Hormonlar :Endokrin bezlerinden salgılanan hormonlar kan ile vücuda yayılır.Vücut büyüklüğünü,iç dengeyi ve üremeyi sağlar.Büyüme ve gelişmeyi ayarlar.
Hipofiz Bezi :Hipofiz hormonları diğer endokrin bezlerinin salgılarını denetler. “Somototropin” hormonu büyüme çağından sonra fazla salgılandığında el ayak ve kafa tası kemikleri fazla büyür.Bu anormallik akromegalidir.  
Tiroit ve Paratiroit Bezi : Tiroksin hormonu vücut metabolizmasını düzenler.Küçük yaşlarda fazla salgılanması “kretenizm” denilen cücelik ve zeka geriliğine sebep olur. Erişkinlerde az salgılanırsa metabolizma yavaşlar ve vücut ısısı düşer. Paratiroit bezi vücudun fosfor dengesini, kemiklerin gelişmesini, kasların ve sinir sisteminin çalışmasını etkiler.
Böbrek Üstü Bezleri : Kortizol;kan şekerini arttırır,karbonhidrat,protein ve yağı düzenler. Adrenalin ve Nöradranalin;heyecan ,korku,sinirlenme ,üzüntü vs. gibi olaylarda salgı artar.Kandaki seviye artar,kalbin atışı hızlanır,kan basıncı yükselir.Nöradranalin ise etkilerin etkisini azaltır ve fazla yorulmamayı sağlar. Adrenal Eşey Hormonu;fazla çalışırsa erkeklerde erken ergenliğe girme,kızlarda ise ses kalınlaşır,sakal çıkar,erkeksi özellik görülür.
Eşeysel Bezler :Dişilerde çift yumurtalık ergenlik dönemine ulaştığı östrojen ve progesteron hormonları salgılar.Östrojen ses gelişimini,üreme organlarının gelişimini,dişiye özgü vücut yapısını kazandırır.Progesteron gebeliğe hazırlar. Erkeklerde testeron hormonu ile sakal,bıyık çıkması,sesin kalınlaşması,kemiklerin gelişmesi ve kasların yapısını belirler.

Çevre
Doğum öncesi ve doğum sonrası gelişimi etkileyen çevre faktörleri kalıtım bağlamında sahip olan özelliklerin ortaya çıkmasını sağlarlar.
Hastalık :Anne hamileyken şeker hastalığı,yüksek tansiyon,şişmanlık gibi metabolizma hastalıklar geçirirse ölü doğum ve düşüklere sebep verir.Eğer kızamık,grip,suçiçeği gibi hastalıklar geçirirse sağır,kör,geri zekalı,kalp rahatsızlığı olan bebekler doğar.
Kimyasallar ve Çevre Kirliliği :Doktor denetimi dışında kullanılan muhtelif ilaçlar,sigara ,çevre kirliliği düşük kilolu ve düşüklere sebep olur.
Beslenme: Annenin kötü beslenmesi fetüs’ü olumsuz etkiler.
Stres :Anne hamileyken stres,aşırı uyarılma,aşırı heyecan ve korku yaşamışsa fetüs’te damak ,dudak gelişimini aksattırır.Düşük kilolu,sinirli ve sindirim sorunları olan bebekler doğar.
Gelişimi etkileyen dış etkenler;özdeksel(maddi) ve tinsel(manevi) olmak üzere iki büyük kısım’a ayrılır.Özdeksel olarak aldığı besin önemlidir. Çocuğun özellikle ilk yaşlarda iyi besine gereksinmesi vardır.Et,süt,yumurta gibi hayvansal besinler çocuğun beslenmesinde büyük rol oynar.
Vitaminler bedenin en önemli organı olan iç salgı bezlerinin çalıştırıcılarıdır.Bunlar sebzelerden ve meyvelerden alınır. A vitamini görme işinin olması için; B vitamini sinir sisteminin sağlığı için; C vitamini bedenin hastalıklara karşı direncini arttırmak için; D vitamini kemiklerin sertleşmesini sağlamak için gereklidir.

Tinsel etkiler ;üzüntü ve kaygı gibi duygu ve coşku halinde kişinin iştahı etkilenir.İştahın azalması bedenin zayıflamasına sebep olur.
Diğer Faktörler
Yetiştiği kültür,akrabaları,ailesi,arkadaş çevresi,okulu,ana baba tutumu, doğum sırası, cinsiyet, göç olgusu, boşanmalar.
Anne ve babanın özgeçmişleri ve kendi anne babalarının tutumları onların davranışlarını etkiler. Otoriter aileler çok baskıcı olabilir ve çok hoşgörülü ailelerde vardır bunlar çocuğu etkiler.


 

MÜZİK ÖDEVİ RİTM ALETLERİ


 RİTM ALETLERİ NEDİR ?

 Çocuklarda ritm duygusunun gelişimine,kulak eğitimine yardımcı olan özellikle müzik saatinde ritm çalışmaları ve eşliklerde kullanılan vurmalı ezgisiz çalgılardır.
 MARAKAS
 Marakas, içerisindeki boşluğa yerleştirilen küçük sert parçacıkların sallanmanın etkisiyle birbirine çarparak ses çıkardığı bir tür vurmalı müzik aletidir.
Tahta, bambu ve platikten yapılan çeşitleri vardır. Genelde Afrika ve Latin Amerika müziklerinde kullanılır. 


RİTM SOPASI 
Birbirine yada yere vurarak ses çıkartılır.Ritm sopaları 30 cm uzunluğunda,hafif,tahtadan yapılmış sopalardır.


 ZİL

 Zil, vurmalı bir çalgıdır. Çok eskiçağlardan beri kullanıldığı bilinen bu çalgı önceleri tunçtan yapılıyordu. Daire biçiminde olan ve tencere kapağını andıran bu müzik aleti daha sonra pirinçten yapılmaya başlandı. Zil ya ikisi birbirine vurularak ya da tek bir zile baget denen sopayla vurularak ses çıkartır. Birbirine vurularak çalınan zillerin ortaları deliktir. Buradan geçirilen deri bir şerit, zilleri elde tutmaya yarar. Vurma sırasında titreşimin kaybolmasını ve buna bağlı olarak sesin boğulmasını önlemek için ziller birbirine vurulurken hafifçe kaydırılır. Buna göre vuruş biçimi ayarlanarak sesin sürekli ya da süreksiz olması sağlanabilir. 

              
      TEF
tef yuvarlak bir  kasnağın bir veya iki yanına deriden bir örtü geçirilerek yapılan ve parmak vuruşlarıyla çalınan Vurmalı bir müzik aleti ve Türk Halk çalgısıdır. Hemen hemen her yörede mevcuttur.Yaklaşık 20-40cm çapında, bir kasnak ve tek yüzüne gerilmiş ince bir deriden ibarettir. Kasnak üzerine açılan yarıklara 3-5 çift ince pirinçten yapılmış ziller geçirilerek çalgının ritminin zenginleşmesi sağlanmaktadır.Bazı yörelerde sade olanları da bulunmaktadır

    .
KSİLOFON

Ksilofonun Güney Asya dan çıktığı sanılmaktadır ve 16.yy da Avrupa orkestralarına girmiştir. Küçükten büyüğe doğru uzayan yan yana sıralanan tahta veya alaşım düzlemlerinden yapılmıştır. 2 adet tokmağın düzlemler üzerine vurulmasıyla değişik sesler çıkar.